24 Ekim 2007

BUGÜN DE BİTTİ


Dün o kadar çalışmanın üzerine bugün kendimi çok yorgun hissediyorum. Satranç turnuvası 5 gün sürecekti. Dün 2.gün.İşlerimi bitirirsem gitmeyi istiyordum. Ama işler bitmedi. Çıkış saatinde ise eşime aradığımda çıkmak üzere olduğunu söyledi. O zaman bende eve gidip anneme yemek konusunda yardım ettim. Bu arada annem dün oğlumun sınıf arkadaşına gezmeye gitmişlerdi. Ama ev o kadar kalabalık olmuş ki. Esasında pazartesi günü için gideceklerdi. Ama diğer ailenin işi çıkınca Salı gününe aktarılmış. Tabi sınıfta herkes birbirinden duymuş. Böyle olunca evine kabul edecek arkadaşımız öğretmen dahil herkese çağırmak durumunda kalmış. Tabii evin halini siz düşünün. Büyükler 11 kişi küçükler de bir o kadar ev curcuna krallığı olmuş. Böyle olunca da oğlum ödevlerini öğlen yapamadı. Akşam ise satranç turnuvasına katılınca ben eve gittikten sonra ödevleri yapmaya başladık. Günün yorgunluğu üzerindeydi. Ama ödevleri yarına bırakma gibi bir şansımız olmadığı için de gece 12 ye kadar ödev yaptık. Bir ara bana gına geldi artık. Dün bir öğretmenlerine veliler şıkıştırmış. Niçin bu kadar çok ödev veriyorsunuz diye. O da çocuklar istiyor. Az verince bu bize yetmez diyorlarmış. O yüzden bu kadar çok ödev oluyor demiş. Bir de o kadar üzerine gitmeyin demiş. İyi güzel demişsin hocam da bugün ben o ödevleri yarım bırakırsam yarından itibaren bana demez mi ? Anne bu ödevi yapmıyavereyim diye. Nasıl alışırsak çünkü öyle gidiyoruz.
Hafta sonu için oğlumun arkadaşı İbrahim'e bize çağırmıştık. Ama referandum nedeniyle saatlerde uyuşamadık. Evlerine tel açtıp meşguldü. Yolda tekrar aradım. Ama bu sefer cevap veren yoktu. EVlerine giderken diğer sınıf arkadaşı Alperen ve ailesiyle karşılaştık. İbrahim'in annesinin cep tel onda varmış. Aradım oy kullanmak için evden çıktıklarını söyledi. Bizde nasip değilmiş diyerek eve dönecektik. Alperen e bize gelmesi için teklif ettik. Onlar evde oynarken İbrahim in annesi aradı. İbrahim çok bize gelmeyi çok istiyormuş. O yüzden ya size yada bize gelebilirmisiniz dediler. Bizde Alperen olduğu için bize gelmelerini istedim. Güzelce oynadılar. Bizim bahçemizde efe adında köpeğimiz var. Cinsi Cooker. Çok sevimli bir şey. Onunla falan oynadılar. Çocuklar bizden gitmek istemiyorlardı. İbrahim eve giderken merdivende ayağını burkmuş. Dizine kadar alçıya almışlar. Çok üzüldüm. İyi hoş çocuklar oynasın diye böyle faaliyet yapıyoruz da böyle olunca da insanın gerçekten canı sıkılıyor. Evlerine aradım. Annesi o kadar iyi davrandı ki anlatamam. Zaten bende de bir şey yoktu. Fakat işte bizim evde olması işin can sıkıcı kısmıydı. Kendimi çok kötü hissettim.
Bugün sabahta kurs dekontunu vermek için okullarına gittim. Sınıflarına uğradım. Hafta sonu çalışması olarak öğretmenleri taşıtlar konusun vermişti. Bazı resimler asılmış. Asılı resimler çok muntazam kesilmiş ve büyük kartonlara yapılmış. İşin açıkcası ben pek vakit bulamadığım için resimleri bulma konusunda yardımcı olmuştum. Kesme işini çocuklara vermiştim. Tabii malum nasıl kesildiği. Asılı resimleri görünce keşke ilgilenip daha güzel bir şey götürseydik dedim. Toplantılarda söylemişti. Proje ve performans ödevlerini dikkat edelim. Gerekirse veliler yardımcı olsun diye. Bu konuda da ben o kadar titiz çalışıyorum ki gerçekten çok güzel ödevler çıkarıyoruz. Bundan önceki çalışmada ise evde bulunan kartonlardan kartpostal ve yediğimiz şekerlerin jelatinlerinden kedi merdiveni yapıp süslemiştik. Öğretmen o kadar çok beğenmiş ki 2 defa okutturdu anne diyordu. Yani ödevler artık daha özenli yapılacak.
Yeme işlerine gelince
sabah: çay, peynir, 1 dilim kep.ekmek, zeytin, 2 çatal reçel
öğle:4 ymk patates yem, salata 1 dilim ekmek
akşam: 4 ymk kaş.taze fasulye, pilav, cacık, 1 dilim ekmek
çay gofret

23 Ekim 2007

İŞTE YENİDEN

Uzun zamandır yazamıyordum arkadaşlar hepinizden özür dileyerek başlıyorum. Sizleride merakta bıraktım. Yazmak benim gerçekten iç döküşüm olmuş. Buraya yazmayınca hayatımdan sanki bir şeyler eksikmiş gibi geldi. Bayram sonrası işlerim de çok yoğundu. Alt tarafı 3 gün tatil yaptık bize geri dönüşü 7 günü buldu. Neyse şükür kavuşturana.

Bayramdan başlıyalım. Arifeden 1 gün önceki kilom 55,70 idi. Yani nihayet 55 i görmüş oldum.
Ama tahmin ettiğiniz gibi bayramda 1,5 kilo aldım. Şu anki kilomu bilmiyorum. Çünkü tartımın pili bitmiş. Akşam eve giderken alayım. Kilo durumum bundan ibaret.

Bayramda yakın akrabalarımız umreye gittiği için gezme listemiz kabarık değildi. Daha uzun saatler oturduk. Görüşemediğimiz zamanın acısını çıkarttık. Nazilli'ye gittiğimizde ise uzun seneler önce gördüğüm amcamızı gördük. Bu sefer hava yağmurlu olması nedeniyle evden çıkmayı biraz ağırdan almıştık. Dışarda yağmur bastırdıkça annemlerede misafir bastırdı. Bizde hiçbir yere çıkamadık. Bu seferlik böyle olsun dedik.

Kilo durumlarım iyi gidiyor. Kıyafet sitilimi değiştirdim. Önceden bankada çalışırken klasik giyinirdim. Şimdi ise ruh halime ve kiloma bağlı olarak daha spor takılmaya başlamıştım. Nerdeyse son bir yıldır düz ayakkabılar kot pantalon üzerine swıt şeklinde giyiniyordum. Baktım zayıfladım. Eski gardrobundaki kıyafetlerim aklıma geldi. Denediklerimin hepside üzerimde o kadar şık durdu ki. İşyerinde ne zaman aldın buna deyip sitem etmeye başladılar. Genelde ne alırsam alayım ilk önce işyerindeki arkadaşlarımın haberi olur. Takım kıyafetimin içine kırmızı saten bir gömlek ve yüksek topuklu ayakkabılarımla işyerindekiler bir daha dönüp bakıyorlar. Eski günlerimi özlemişim.

Oğlum ise geçen hafta beni çok üzdü. Her şey vız gelirdi de bu yaptığı hiç hoşuma gitmedi. Niçin yaptı hala anlayamadım. Şimdi sınıfta matematik ve türkçe derslerinden test oldular. 20 soru sorulmuş. Bana akşam yemek yerken söyledi sınav olduklarını. Nasıl geçti diye sordum. 20 de 20 yaptım anne dedim. Ertesi günde türkçe dersinden olmuşlar. Arkadaşının annesine 20 de 20 yaptım demiş. Bende ondan öğrendim. Oğlumdan ben pek bir şey duyamıyorum. Çünkü okuldan çıkar çıkmaz babasına sınıfta ne oluyorsa anlatıyor. Evde öğle yemeği yerken babaannesine. Akşam 17,30 gibi amcası işten çıkışta amcasına anlatıyor. E birde ben soruyorum. Bana cevap şöyle "Anne benim günüm iyi geçti. Ya senin ki ?" diyor. Yani bana anlatılcak pek bir şey kalmıyor. İşin açıkçası çok gurur duydum. Sınav sonrası gün ise okulda birkaç veli ile karşılaştım. Hemen ilk sordukları soru sınavda çocukların kaç net yaptığını sormak oldu. Çok fazla söylemek istemiyordum. Sanki böbürleniyormuşum gibi olacak diye. Ama soruyu bu sefer bana direk sorunca 20 de 20 yapmış dedim. Cuma günü sınav kağıtlarını eve göndermiş öğretmenleri. Görünce şok oldum resmen. Her iki sınav sonucu da 20 de 18 idi. Ne yapacağımı şaşırdım. Konuyu eşimle paylaştım. Biz yalan söylemek olarak algıladığımız için ikimizde çok üzüldük. Sonra neler yapabiliriz diye bir araştırdık. Niçin böyle bir şey söyleme gereksimini duyduğunu sorduğumuzda bize herhangi bir cevap veremiyordu. Hiç bir zaman çok yüksek puan alacaksın diye herhangi bir baskı kurmadık. Niçin böyle bir şey yaptığını hala anlayabilmiş değilim. Tabii yaptığı şeyin doğru olmadığını anlattık. Ama ceza da verdik.
Bu sene satranç kursuna gidiyor. İlerde neler yaşayabileceğini bilmesi adına dün Cumhuriyet turnuvası na katıldı. 5 gün sürecek. Dünkü rakibi sınıf arkadaşı Onur idi. Tabi ki yenildik. Eve döndüğümüzde babamıza satranç oynayalım diye tuturdu. Bu arada yarın Hayat Bilgisinden sınav olacaklarını söylemişti. Bir kaç konu tekrarı yapıp yardımcı kitapların testlerini çözdük. Orda anladım oğlumun niçin 20 de 20 yaptım dediğini. Soruları cevaplarken çok emin bir şekilde cevaplıyordu. Fakat mesela 8. sorunun cevabı c diyor. Ama cevap anahtarına b diye işaretlemişti. Yanında bu olayı yaşamam çok iyi oldu esasında. Çünkü sınav kağıdında yanlış cevapladığı soruları tekrar baktım. Bunları bir başka konu olarak tekrar sordum. Cevaplarını doğru söylemişti. Ama cevap kağıdında 17. sorunun cevabı diye 18.sorunun cevabına işaretlemişti. Çünkü her iki yanlışı alt alta idi. O zaman daha iyi anladım. Soruları yaparken cevaplardan o kadar emindi ki 20 de 20 yaptım demişti bize. Ama sınav kağıdında 20 de 18 i görünce o da bir şey diyememişti. Bu da onun hayatında ilk defa olan test cevaplamasında daha dikkatli olması gerektiğini anlattım. Bakalım bugün sınavdan kaç alacak? Merakla bekliyorum.

Arzum beni sobelemişti. Blog hayatımda ilk kez sobeleniyorum. Çok tşk ederim.Yanınızda duran kitabın 187. sayfasının ilk paragrafı idi. Ama kitabım evde olduğu için onu akşam yazacağım. 2.soru ise mutluluk tablonuzu anlatın.
Benim için en büyük mutluluk tablosu ailem. Eşim oğlum ve ben. Ben bunlar için elimden gelen neyse yaparım. Çünkü ben bunlarla birlikte varım.

Bu yazıyı yazarken gene Denizli'den bir şehidimizin selası veriliyor. Çok acı bir şey. Allah geride kalan ailesine sabırlar versin diliyorum. Sabah haberleri izlerken bir baba 2-3 yaşındaki oğlunu göstererek (büyük ihtimal şehit ailenin yakını) eve oğlunun şehit olduğunu haber veren askerlere " Vatan sağolsun. Bir Mehmetçik gider bir Mehmetçik de burda var. (Küçük oğluna göstererek) diye askerlerimizin kuçağına vermişti. Gözlerimden yaşlar süzülmüştü.

Aylincim yeni yaşın sana mutlu ve kutlu olsun. Daha nice senelere canım.

10 Ekim 2007

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


Maalesef terör olayı tüm halkımızı derinden etkiledi. Bütün Türk halkına Allah'tan sabır diliyorum. Şehitlerimizden birisi Denizli 'nin köyünden idi. Meydanda şehit töreni düzenlendi. Keşke gidebilme şansımız olsaydı da gidebilseydim. Ana baba günü gibiydi.
Kilo durumlarımı gelince ben kilo vercem diye inat ettikçe davetler daha bir hız kazandı. Hemen hemen hergün bir davet menüsü vardı. Zaten söylemeye gerek bu davet menülerini hepiniz çok iyi biliyorsunuz çünkü. Bu sofralardan kalkabilmek gerçekten zor oluyor. Ama artık bünyem fazlasını kaldırmıyor. O yüzden yemem gereken kadar yedim hep. Kilom ise 56,2- 56,1 arasında gidip geliyor. Yani hala 55 i göremedik. Önümüzde çok zor bir engel daha var. Bayram tatlıları. Onlarda bitince artık kurban bayramına kadar yeni bir diyete başlayabilirim.
Bugün sabah oğlumun öğretmeniyle görüştüm. Yüzme için sınıfça mı gidilecek yoksa biz bireysel mi karar alacağız diye? Öğretmeniniz ise bu konu için bizimle görüşmek istediğini söyledi. Çünkü yüzme, santranç kursu, halk oyunları kursu ve koro çalışmaları biraz fazla olmaz mı? diye. Sonra bıkkınlık olur diye endişesini dile getirdi. Santraçı kendisi çok istiyordu. O yüzden gidiyoruz. Halk oyunlarını ise gelecek yıl sünnet düğününde oynasın diye ben çok istiyorum. Yüzmeyi ise yarışcıların grubunda idi. İşini yarım bırakmasın. Sonuçta bir spor yapsın. Vücut gelişimi için gerekli. Koro ise sınıfça yapılan bir çalışma orayada katılmak zorunda.
Ben esasında şöyle düşünüyorum. Kurslar hafta sonu 1-1,5 saat sürüyor. Yüzme ise hafta içi. Bence düzenli bir programla hepsini halledebilir. Diğer türlü ise evde olunca sadece tv izleyip bilgisayar, playstation oynuyor. Şimdi kurslara gittiğinde ise hem arkadaşlarıyla oynayıp hemde kendisi için yararlı bir şey yapmış oluyor diye düşünüyorum. Halk oyunlarındaki grubunda ise kendi sınıfından 1 tane bile arkaşı yok. Gene 2.sınıfa giden halk oyunları kurs öğretmeninin okuldaki sınıfı. Santraç kursu nedeniyle bilmeyenler grubuyla çakışıyordu. Hocayla görüşüp (kendi sınıfı bilenler grubu) rica ettim. O da hemen deneyelim. Sınıfa katıldı. Ve o kadar çok memnun bir şekilde ayrıldı ki. Hoca sınıftan çıkarken bizimle çalışsın. "Çok güzel uyum sağladı." dedi. Kurs dönüşü ise hep hocadan bahsetti oğlum. Şimdi ne oldu fena mı oldu. Bana göre kursların bir çok artısı var.
1- Kendi sınırlı dünyasını aşıp okuldan başka arkadaşlarının olması.
2- Diğer sınıf öğretmenleri ile tanışması.
3- Boş vakitleri tv karşısında geçirmektense genel kültürünü artırır.
4- Grup ile uyum içinde çalışması gelişir.
5- Daha disiplinli olur.
6- Planlı programlı yaşarsın.
7- Kötü alışkanlıklardan uzak durursun.
Daha bir çok vardır ama benim aklıma şu anda bunlar geliyor. Bende 11 yıl boyunca hentbol takımında oynadım. Ailemden hiç bir destek görmedim. Diğer aileler maçlara gelirdi. Bizi izlerlerdi. Çok hoş bir duygudur. Okulda beni tanımayan yoktu. Birileri ile ilk tanışmalarda ben sizi tanıyorum diye başlardı.Nerden tanıyorsunuz dediğimde ise işte okul törenlerinde madalya -kupa alırken sizi görmüştüm. Böyle olay daha geçen yılda başıma geldi. Oğlumun yüzmesi için salonda bekliyorum. Birisi yanıma gelip sordu. Siz **** okuldaydınız değil mi? diye. Oysa ki ben Nazilli de okudum. Şaşırdım. Evet dedim o okuldaydım. İsmim karşı tarafça gayet iyi biliniyor. Sonra benim şaşkın şaşkın bakışlarım arasında karşı taraf açıkladı da bende nerden tanıyorum diye düşünüp durmaktan kurtuldum. Siz okulumuzun hentbol takımındaydınız dedi ve olay bitti. Bende hentbol-cirit atma-koşu gibi bir çok spor dalında uğraş gösterdim. Ders notlarım hep iyiydi. İyi olmazsa eğer zaten takıma alınmazsın. Bütün hocalar bizi tanırdı. Okulumuzu iyi şekilde tanıttığımız için hele müdürün gözünde bir numaraydık.
Evde işlerim çok fazla. Hala bayram hazırlıklarım bitmedi. Ütülerim var. Ve karnım çok acıkıyor. Akşama doğru baş ağrısı yaşıyorum. Açlıktan büyük ihtimal. Allahım bu akşam baş ağrısı yaşamamda evde işlerimi düzene sokarım. Saçlarım boyanacak kesilecek. Bayramda giyilecek kıyafetler hazırlanacak veya alınacak.
Tüm islam aleminin bayramını kutlar, sağlıklı bol zayıflamalı günler diliyorum. Tatlı konusunu abartmayalım.

4 Ekim 2007

HEDEFE DOĞRU


Hedef bayrama kadar 54 olabilmek. Çünkü ben bunu istiyorum. Elimde de her türlü imkanım varken kullanacağım. Ve bayrama kadar tartıyı kaldıracağım. Çünkü 56 yı göremedim diye geçen günkü gibi yapıp yemeklere saldırmak istemiyorum. Bazı dönemler oluyor psikloljik belki de ben 55 görsem aman nasıl olsan zayıflıyorum diye yiyebilirim de. Bu tamamiyle benim iç dünyam ile alakalı. Yemeklerimi gene aynı şkeilde yeyip spora artırmak istiyorum. Koşu bandını kullanıyorum. Ne kadar ses yapsa da. Herkesden onay aldım çünkü. Akşamları 1,5 saat kadar sabah da yarım saat yapmayı düşünüyorum. Eşim de artık yürümeye başladı. Makinanın nimetlerinden faydalanmak lazım değil mi?
****Dün akşam iftara davetliydim. O yüzden dünde biraz fazla yedim kanımca. Ama olsun. Bayrama kadar 8 gün var. O yüzden biraz dikkat ile biraz azim ile bayrama 54 ile gireceğim. İnşallah....
-2 adet sosyete mantısı
-4-5 adet sarma
-çorba
-3 adet profitorol
-salata
-yoğurt
Herkese iyi çalışmalar. Bugün sabahtan çok güzel yağmur yağıyor. Özlemişim toprak kokusuna..Missler gibi. O kadar uzun olmuştu ki yağmur yağmayalı.

3 Ekim 2007

55 HALA YOK 56.00 :((


Kendi kendime dün karar verdim. Eğer bugünde 55 e görmezsem tatlı yiyeceğim diye. Çok uzun zamandır baklava falan yemiyordum. Eşim ve oğlum oysaki o kadar çok seviyorlar ki. Sırf ben görüpte yemeyim diye uzun zamandır eve tatlı girmiyordu. Ama dün eve gitmeden önce eşime telefon açıp sordum. Ben tatlı alacağım. Ne kadar alayım diye. Eşim ilk önce bir şok oldu. Ben varım dedi. Aklımdan 500 veya 750 gr geçiyordu. Bir kilo al deyince hemen aldım. Şu meşhur baklavacımızdan bir kilo fıstıklı baklava. Eve gittiğimde hemen tartıldım. Tam tamına 56.00 kiloyum. Ayy çıldırmak üzereyim. Neden 55 li bir rakam göremiyorum sanki diye. Ben de bunun üzerine yedim.
- çorba
-patates kavurma
-1 adet dolma
-cacık
-2 dilim pide
-2 adet baklava
-3 adet elma
-1 avuç fındık
-1 şişe soda (Bu kadar çok yeyince mide kaldırmıyor)
nasıl olsa veremiyorum diye. Dün eşim erken kalktığı için erken yattı. Bayağı yorulmuş. Oğlumda bir kaç gündür arkadaşında oynadığı yüzüklerin efendisi oyunu için amcasının ve başımın etini yemişti. Dün amcası onu getirip ve kurunca ödev sonrası oyuna takıldı. Bende de ev sessiz sedasız bende yürüyüş yapayımda bari bugün kü yediklerim erisin diye 40 dk yürüdüm. Sonra 11 gibi uyudum. Esasında ütü yapacaktım ama yorulmuştum işin açıkcası onlarıda yarına bırakıp yattım.
**** Eve servis gelmiş. Buzdolabım çalışıyormuş çıkan sesler ise bazen yaparmış. Yerinden oynattığımız için olmuş. Çamaşır makinamın körüğü yırtılmış. İçine çok fazla koymasın demiş. O değişecek. Bulaşık makinam ise çalışıyor sadece tutamak kısmı kırılmış. Bunlar için perşembe günü tekrar gelecekmiş..
****Ankastre ocağımdan şikayetim vardı. Şikayetim ise ankastre ocağımın üzerinde su bile olsa leke bırakmasıydı. Şu tv de çıkan cif ankastre ürün tem.bile aldım. Ama hiç bir faydası olmamıştı. Bir gün Sıemens servisi işyerime geldiğinde konuyu iletmiştim. Olmaması gerek demişlerdi. Gelip bakalım dediler ama bir ay olmasına rağmen hala gelmemişlerdi. Eşimde şimdi çağırmayalım. Kombilerimizde bosch olması nedeniyle ikisini bir ararız dedi. Bende tamam demiştim. Servis cuma günü çıkıp gelmiş. Bakmışlar tutanak tutmuşlar ürün kullanıca hatası diye. Anlayamadım. Onlar oysaki üzerindeki çizikler için demişler. Evet çizikler için bir şey diyemiyeceğim. Ben kendim çok dikkat ettim ama eve gelen başkaları veya eşim aynı titizliği göstermemiş olabilirler. Ama üzerindeki lekeler benim canıma sıkan demiştim. Ve sıemens servisi cumartesi tekrar gelmiş. Elinde sıfır bir ankastre ocak ile. Hemen değiştirmişler. Ben inanamadım. Ama çok sevindim. Artık o kadar parayı niçin verdiğimi daha iyi anladım. Teşekkürler sıemens.
Herkese bol neşeli günler diliyorum.

2 Ekim 2007

BİR AY DAHA BİTTİ 56,10 :))


****Geçmiş olsun dilekleriniz için hepinize tek tek teşekkür ederim. Allah hepimize sağlıklı sıhhatli günler versin.
****Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu ay 3 kilo verdim. Evet biraz garibim. Kabul ediyorum. Herkesin kilo aldığı dönemde benim kilo vermem ne garip değil mi? Esas üzüntüm ise 55 e görememek oldu. Çünkü onun bu ay görmekti esas hedefim. Hastalık falan araya girmemiş olsaydı belki de yapardım. Çok güçsüz kalmamak adına yemeliydim. Neyse artık bayrama kadar 54 olmam lazım. Yürüyüşlerimi artırmam lazım. Ben bayramda 54 olup hedefimin 1.dönemini tutturmak istiyorum çünkü.
****İşlerim yoğunlaşmaya başladı. Esasında düzenli yaptıktan sonra bir problem yok ama araya başka işler girince benim esas sıkıntım. O zaman da hiç bir şey yetişmiyor.
****Evde ise bir gariplik var bu günlerde. Nazar mı olduk anlayamadım. Evde dogalgaz çalışmaları vardı. Geçen haftalarda bulaşık makinam arızalanmıştı. Tamir ettirelim dedim ama kimse oralı olmadı. Bulaşık makinesi arızalı olması nedeniyle arıza sigortası sürekli atıyor. Bunun ardından buzdolabın motorundan garip garip sesler çıkıyor. Bir gün çalışmayacak diye çok korkuyorum işin açıkcası. O kadar kışlık malzeme var içinde. Ne emeklerle hazırladık annemle. Haftanın üçüncü arıza yapan ürünü ise çamaşaır makinem oldu. Daha önceden de arada su kaçırırdı ama uzun zamandır kaçırmamıştı. Şimdi o da ben burdayım demeye başladı. Allah sonumu hayır etsin. Akşamda arızalı ürünler çalışırken sigortayı attırmaya başladı. 4.Katta oturduğum için en alt kata in sigortayı kaldır. Ayy 5.dk da bir sigorta atıyor. Sinir olduk eşimde bende. Ben daha çok eşime oldum tabii. Kaç zamandır söylüyorum. Arızalı yaptıralım. Tamiratçıyı çağıralım yoksa diğer elek.eşyalarda bozulacak diye ama dinleyen yok ki. Bir şey söylemedim ama o beni anladı. Her seferinde aşağıya inme işini ona verdim.
****Oğluşun okulunda da toplu beslenmeden dolayı geçen yıl bazı veliler sıkıntı yaşamış. Oysa ki benim hoşuma gidiyordu. Şimdi de haftalık menü vermişler ona göre hazırlayıp gönderiyoruz.